KİTAP PANAROMASI

Evrendeki Yaşamı Anlamak
Wallace Arthur
“İnsanlar binlerce yıldır gözünü dikmiş merakla gece göğüne bakıyor” diye başlıyor Wallace Arthur sözlerine. Kozmosa duyduğumuz merak tüm çağların, kültürlerin ve kuşakların ötesine geçiyor.
“Evrende yalnız mıyız?” sorusu bir çocukla bir yetişkinin, modern insanla Antik Yunan vatandaşının zihninde aynı açlıkla dönüp duruyor. Ancak eskimeyen soruların ortasında, şimdi bizler, yepyeni bir dönemecin eşiğindeyiz: “Dünya dışı yaşama dair kanıtlar bulan neslin bizimki olabileceği gerçekçi bir tahmin. Cambridge University Press’in “Understanding Life” dizisi kapsamında yayınlanan Evrendeki Yaşamı Anlamak okuru işte bu devrime hazırlamayı hedefliyor.
Samanyolu’nun 400 milyar yıldızı içinde Güneş, 1 trilyon gezegeni içinde Dünya yaşamın biricik beşiği değilse ve teleskoplarımız, gözlemlenebilir evrenin en fazla üçte ikisi kadar uzağa bakabiliyorsa, gözlerimizi nereye çevirmeliyiz?
Uzayın karanlığında yıldızların ışığından teleskoplarımıza yansıyan geçmişe bakarken kendi canlılığımızın geçmişindeki, belki de geleceğindeki, hangi aşamayla karşılaşmayı beklemeliyiz? Wallace Arthur’un berrak dilinde anlaşılırlığa kavuşan ölçekler, mesafeler ve tanımlar, Dünya dışını hayal gücümüzün aydınlattığı bir spekülasyon alemi olmaktan çıkarıp yaşam dolu bir gerçekliğe dönüştürüyor. Geriye yalnızca sabırla ve açık fikirlilikle biraz daha beklemek kalıyor

Batı Cumhuriyetçiliği ve Şark Hükümdarı
Patricia Springborg
Batı kavramı nasıl oluştu? Şarkiyatçılığın kökenleri nereye dayanır? Doğu ile Batı arasındaki bir zamanlar belli belirsiz olan siyasi sınır ne zaman ve neden belirgin hale geldi? Demokrasi Batı’ya, despotluksa Şark’a ait olgular olarak nasıl kodlandı? Batı, siyasal ve kültürel kimliği, nasıl oldu da siyasal özgürlük, vatandaşlık ve demokrasi ile eşanlamlı hale geldi?
Antik Yunan’dan Rönesans’a kadar uzanan döneme odaklanarak siyasal düşündeki Batılı temel metinlere yeni bir bakış açısıyla yaklaşan Springborg, geleneksel siyaset kuramı yöntemlerini Batı kimliğinin temellerini sorgulamadan benimsemeyi reddediyor ve tarihin çarpıtılması olarak gördüğü pratikleri ters yüz ediyor.
Tarihi revizyonist bir bakışla sorgulayarak bizi Yunan polis’ini Batı’nın beşiği olarak değil, Doğu’nun bir mahsulü olarak düşünmeye davet ediyor. Savını desteklemek üzere farklı akademik disiplinlerden yararlanan Springborg, Batı siyaset tarihinin merkezine şehir devletlerini değil, krallığı; antik Yunan ve Roma’yı değil, Mısır ve Mezopotamya’yı koyuyor.
Kitap, bugünkü Türkiye siyasetine de biçim veren kültürel savaş alanının tarihsel koordinatlarını kusursuz biçimde gözler önüne seriyor. İçerideki ve dışarıdaki tartışmalar ülkeyi ya Batı siyasal ve kültürel cumhuriyetçiliğinin ya da Şarki despotluk geleneğinin mirasçısı olarak konumlandırıyor. Springborg, okuru bu seslerden ayrılmaya, söz konusu ayrımı yüzeysel olarak ele almamaya ve bu ayrımın dolambaçlı tarihsel yapılanmasını anlamaya çağırıyor.